Bayram dönüşleri de başlamışken maalesef kötü haberler geliyor. Trafik kazalarının önüne geçilemiyor bir türlü. Ayrıca dün ve bugün de otobüs kazaları meydana geldi. Kabataş durağında oturan o kadın nereden bilebilirdi birazdan kontrol çıkacak olan otobüsün onu altına alacağını. Umarım sağlığına en yakın zamanda kavuşur. Konya'da kaldırımda yürüyen 2 bayana gelip çarpan ve birisinin ölümüne yol açan aracı da görmüşsünüzdür. Türkiye'de çoğu zaman insanlarımız hayatlarının pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünür. Allah yardımcımız olsun. Ama yazılmış olan kadere yapacak bir şey yok.
Bir hikaye vardı bahçıvan ile bülbül arasında.
Bahçıvan,bir sabah uyandığında bağında güzel bir gülün açtığını görür. Bakar,seyreder,hoşlanır ve ona gönlü çok ısınır ve o gülü sürekli korur. Gözünden sakınır, esen yelden bile korur.
Bir sabah uyandığında ise bülbülün biri gülün dalına konmuş bir bir yapraklarını koparıyor,zedeliyor. Bahçıvan, bülbülü kovalar.
Ama gülü hırpalanmıştır. Ertesi sabah bülbül yine gelmiş ve gülü yine zedelemiştir. Bahçıvan, bülbülü öldürmek ister ama elinden kaçırır. Bahçıvan güle bakar ve ağlamaya başlar. Ama bilir bu bülbül yarın yine gelecektir. Ona tuzak kurar. Ve bülbül ertesi gün geldiğinde onu yakalar ve kafese atar. Ne çare ki gülün yaprakları tamamen yok olmuştur. Girdiği kafesten bahçıvana şöyle seslenir:
-A insafsız adam sana ne yaptım da beni kafese kapattın. Sesimi mi beğenmedin, ben senin bağının bülbülü değil miyim,başka bir günahım varsa bunu bilmek isterim. Neden bu kafesi bana reva gördün?
Bahçıvan gülünü mahvettiği için onu cezalandırdığını söyler, bülbül sesini daha da yükseltir:
-Yani bir gülü telef ettiğim için mi beni bu kafese tıktın, bu mu senin adaletin?
Bahçıvan merhamete gelir ve bülbülü bırakır. Özgürlüğüne kavuşan bülbül bahçıvana şöyle der:
-Ey iyi kalpli bahçıvan sen bana hürriyetimi verdin ya ben de sana hazinemi vereceğim. Bahçenin falanca yerini kaz.
Bahçıvan o yeri kazar ve orada bir küp altın bulur.Sevinir ve yine gül bahçeleri yapmaya başlar. Ve bülbülü affeder, onun şakıyışlarını dahi temaşa ederek dinler. Bir sabah da dayanamayıp sorar:
-Bahçemdeki hazineyi toprak altındayken biliyorsun da gül dalının altında seni yakalamak için kurduğum tuzağı neden göremiyorsun?
-''Senin kapanın kaza ve kaderin gereğiydi'' der bülbül. ''Kadere karşı hikmet gözü kapanır. Kişi ne kadar açıkgöz olursa olsun kazaya karşı kördür''.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder