13 Aralık 2013 Cuma

ZİHİNSEL MUHASEBE

Zihinsel muhasebe,mevcut koşullar değişince paraya bakış açımızı değişirme eğilimimizdir.Parayı zihinsel olarak başka hesaplara aktarmaya olan yatkınlığımız,onu nasıl kullandığımızı tanımlar.Mesela,eşinizle gittiğiniz bir akşam yemeğinden eve döndüğünüzü düşünün.Bebek bakıcısının ücretini ödemek için elinizi cebinize attığınızda cebinizde olduğunu düşündüğünüz 500 TL yok.Bebek bakıcısını evine bırakırken yolda bir bankamatiğin önünde durup 500 TL çekiyorsunuz.Ertesi gün de dün bulamadığınız 500 TL ortaya çıkıyor.Eğer siz de diğer insanlar gibiyseniz bu para size piyangodan çıkmış gibi gelebilir.Her ne kadar her iki 500 TL de banka hesabınızdan ve sıkı çalışmanızın ürünü olarak gelmiş olsa da,elinizdeki bu 500 TL sanki bir hediye ve rahatça harcayabilirsiniz.
Richard Thaler bu kavramı göstermek için ilginç bir şey denemiştir.İşe 2 grupla başlıyor ve ilk gruba 30 dolar vererek iki seçenek sunuyor.
1-Parayı al ve git veya
2-Kazanırsan 9 dolar alacağın ve kaybedersen 9 dolar vereceğin bir yazı tura at.
Çoğunluk(%70) yazı tura atıyor,çünkü en kötü olasılıkla ellerine 21 dolar geçeceğini düşünüyor.
Para verilmeyen diğer grubun seçenekleri farklı
1-Kazanırsan 39 dolar,21 dolar alacağın bir yazı tura veya
2-Yazı tura atma,30 dolar al git.
Yarısından fazlası(%57) 30 doları alıp gidiyor.Her iki grup da tamı tamına aynı parayı aynı olasılıklarla kazanma şansına sahipti,ama durum farklı bakış açılarından ele alındı.
Örneğin,kötü performans gösteren hisseleri satmayışımızın bir nedeni de zihinsel muhasebe,çünkü satmazsak zararı realize etmiş olmuyoruz.Diğer güçlü bir bağ da riskle alakalı.Bedava parayla daha fazla risk alıyoruz.Daha geniş bir çerçevede bakarsak,zihinsel muhasebe etkin piyasalar kuramının zayıflığını vurguluyor,çünkü piyasa değerleri sadece mevcut bilgiler ışığında değil,aynı zamanda insanların o bilgileri nasıl öğüttüğüne göre belirleniyor.



9 Aralık 2013 Pazartesi

PHILIP FISHER

Warren Buffet'in hayatına yön veren 4 kişiden biridir.Fisher öğrenciyken periyodik olarak profesörüyle birlikte şirketleri ziyaret etmesi gerekiyordu.Fisher'a göre haftanın o vakti onun için en iyi dersti.
Fisher o deneyimle ortalamanın üzerinde potansiyeli olan ve iyi yönetime sahip şirketlere yatırım yaparak büyük kazançlar elde edilebileceğini gördü.Ortalamanın üzerinde potansiyeli olan şirketler de Fisher'ı en çok etkileyen özellik,bir şirketin yıllar boyunca satış ve karlarını ortalamaların üzerinde artırma yeteneğiydi. Bunu iki öğe körüklüyordu: Arge'ye önem vermek ve etkili bir satış teşkilatı.Fisher'a göre,bir şirket mükemmel ürün ve hizmetler geliştirebilirdi,ama bu ürün ve hizmetler uzmanca pazarlanmazsa arge gayretleri asla kara dönüşemezdi.
Fisher'a göre şirket dünyanın satışını yapsa bile kar etmiyorsa işe yaramazdı.Dolayısıyla bir şirketin kar marjlarını,o marjları artırmak ve korumak için harcanılan çabayı ve son olarak da maliyet analizi ve muhasebe kontrollerini inceler.
Fisher'a göre hiçbir şirket maliyetleri parçalara ayırıp her bir üretim sürecinin maliyetini anlamadan karlılığını koruyamaz. Bunu yapabilmek için yeterli muhasebe kontrolleri ve maliyet analizi gerekir.
Fisher'ın bir şirketin karlılığı üzerindeki duyarlılığı başka bir mevzuya daha bağlıdır:İleride yeni sermaye finansmanına ihtiyaç duymadan büyüyebilme yeteneği.Eğer bir şirket sadece yeni hisse çıkararak büyüyorsa,dolaşımdaki hisse sayısının artması şirketin büyümesinin hissedarlara getireceği faydayı götürür. Yüksek kar marjlı şirketler.dahili fonlar üreterek mevcut hissedar değerini sulandırmadan büyümeye koruyabilirler.
Fisher'in önde gelen şirketleri belirlemek için kullandığı 2. ölçüt şirketin yönetim kadrosunun kalitesidir.İyi yöneticilerin,mevcut ürün ve hizmetlerin olumlu etkileri geçtikten sonra bile satışları artırabilecek ürün ve hizmetler geliştirmeye kararlı yöneticiler olduklarına inanıyordu.
Fisher ayrıca işin başında doğru dürüst bir yönetim olup olmadığını da sorgular.Yöneticiler hissedarların güvenilir temsilcileri olarak davranıyorlar mı yoksa sadece kendi çıkarlarını mı koruyorlar?Buna çok dikkat ederdi.
Fisher'a göre yönetimin niyetini belirlemenin bir yolu,hissedarlarla nasıl iletişim kurduğunu izlemektir.Fisher için yöneticilerin güçlüklere nasıl tepki verdiği onların niyetleri hakkında çok şeyi ortaya çıkarır.
Fisher'a göre bir şirketin başarılı olması için yönetimle çalışanlar arasındaki ilişki de iyi olmalıdır.Çalışanlar,şirketin iyi bir yer olduğuna inanmalıdır.Yönetici kadroları,terfi etmenin kayırmayla değil yetenekle geldiğini bilmelidir.
Fisher yatırım yapmak için bir şirketin sadece mali tablolarının incelenmesinin yetmeyeceğini savunur.Akıllı yatırım yapmanın başlıca adımlarından biri de,şirketi iyi tanıyanlardan mümkün olduğu kadar çok bilgi almaktır.Burada Fisher ''benden bir şey kaçmaz'' politikası güttüğünü ifade eder.Günümüzde buna fısıltı gazetesi de denilebilir.Bu doğru yapıldığı taktirde,yatırımcıların çok karlı yatırımları belirlemesine yarayacak müthiş ipuçları bulunur.

BENJAMIN GRAHAM

Warren Buffett'in hem resmi hem de gayri resmi eğitiminden sorumlu 4 kişiden biridir.Graham finansal analizin duayeni olarak da bilinir.Ona bu imtiyaz tanınmıştır;çünkü kendisinden önce finansal analiz diye bir meslek yoktu.Graham'ın en ünlü 2 eseri Security Analysis(Güvenlik Analizi) diğeri de The Intellligent Investor'dır(Akıllı yatırımcı).1934 yılında yayınlanan Security Analysis de anlatmak istediği mevzu,iyi seçilmiş,makul fiyatlardan alınmış ve çeşitlemeli bir hisse senedi portföyünün sağlam bir yatırım olabileceğidir.Graham'e göre gerçek bir yatırımın 2 önemli özelliği vardı:Anaparanın güvenliği ve hoşnut edici bir getiri oranı.Bizi bu güvenliğin mutlak olmadığı hakkında uyarıyor,anormal koşullarda en güvenli tahvilin bile ödenemeyeceğini söylüyordu.Dolayısıyla,yatırımcılar makul koşullarda güvenilir yatırımları aramalıydı.İkinci özellik hoşnut edici getiri oranı yalnız bir getiriyi değil,fiyatta da bir değerlenmeyi içerir. Graham ''hoşnut edici''deyiminin soyut bir özellik olduğuna değinir.Getiri herhangi bir miktar,hatta düşük bile olabilir,yeter ki yatırımcı belli bir seviyede mantıklı davransın ve yatırımın tanımına bağlı kalsın. Graham sağlam bir yatırım konseptini ''Güvenlik marjı'' adını verdiği bir parolaya indirgedi.Temelde,eğer hisse senetleri nedeni ne olursa olsun,gerçek değerlerinin altında satılıyorsa ortada ona göre bir güvenlik marjı vardı.
Graham için asıl test,güvenlik marjı kavramını hisse senetlerine uyarlamaktı.Ona göre,bir hisse senedinin fiyatı ile o şirketin içsel değeri arasındaki fark yeteri kadar büyükse,hisse seçimi için güvenlik marjı kavramı kullanılabilir.
Graham bir şirketin değerini belirlemede en önemli öğenin o şirketin gelecekteki kazanç potansiyeli olduğunu kabul ediyordu.Ama bu kesin bir hesaplama değildi.Yani bir şirketin içsel değeri,o şirketin kazançlarını tahmin edip o rakamı uygun bir kapitalizasyon faktörüyle çarparak bulunabilirdi.Bu faktörü veya çarpanı,şirketin kar etme kapasitesi,varlıkları,kar payı ödeme politikası ve finansal sağlığı etkiliyordu.
Graham'e göre iki yatırım kuralı vardı. Birinci kural ''kaybetme'' ikincisi de ''birinci kuralı unutma''. Birinci yaklaşım,bir şirketi net varlık değerinin üçte ikisinden az bir fiyata satın almaktır.İkinci yaklaşım ise düşük fiyat/kazanç oranlı hisselere odaklanır.
Graham bir şirketin fabrikaları,mülkü ve ekipmanlarına fazla önem vermiyordu.Hatta şirketin tüm kısa ve uzun vadeli pasiflerini de çıkarırdı.Geriye sadece net varlıklar kalırdı.Şayet hisse senedinin değeri bu hisse başı değerden az ise Graham'e göre güvenlik marjı vardı ve dolayısıyla alım yapılabilirdi.İkinci hisse alım yaklaşımı da düşük fiyatlı ve fiyat/kazanç oranlı hisselere odaklanır.Bunlara ilave olarak,şirketin bir miktar da net varlıkları bulunmalıdır.Diğer bir deyişle,şirketin borçlarının şirketin değerinden az olması gerekir.
Graham'in iki yaklaşımının da net varlık değerinin üçte iki fiyatında olan ve fiyat/kazanç oranları düşük hisseleri almak ortak özelliği olduğunu bilmeliyiz.Korku,fiyatların değerini düşürünce Horatius'tan alıntı yaparak ''Çoğu düşen yerine gelir ve şimdi yukarıdakilerin bir çoğu da düşecektir'' derdi.

25 Kasım 2013 Pazartesi

HIRSIN FAZLASI ZARAR

AÇ GÖZLÜ BİR ÇİFTÇİ

Bir gün çiftçinin karşısına bir cin çıkar ve ona bir günde yürüyerek etrafını dönebileceği kadar toprak vermeyi vaat eder. Çiftçi koşar,koşar,koşar. Birkaç saatte hayatı boyunca uğraşsa ekip bitiremeyeceği kadar,torunlarının torunlarını bile zengin edecek kadar kilometrelerce kare değerli toprağa kavuşur.Zavallı çiftçi kan ter içinde kalmıştır,nefesi kesilmek üzeredir.Aklından durmak geçer.Daha fazla toprağı ne yapacağını düşünür? Ama kendisine söz geçiremez. Elindeki fırsatı değerlendirmek için daha da hızlı koşmaya başlar.Sonunda yorgunluktan düşer,ve ölür.

Herşeyin fazlasının zarar olduğu gibi hırsın da fazlası zarar.

Tolstoyun bir öyküsü.

13 Kasım 2013 Çarşamba

İHTİYACIM OLMAYACAK BİR PARA İLE YATIRIM

Hisse senedi almadan önce aile bütçenizi gözden geçirmek faydalı olacaktır.Örneğin çocuğunuzu 2-3 yıl içinde özel okula göndermeyi düşünüyorsanız ayırdığınız parayı borsaya yatırmayın. Farz edelim ki eşinizi kaybettiniz ve oğlunuz çalışkan bir lise öğrencisi,iyi bir okula gitme şansı var ama burs alamayacak.Elinizdeki para okul taksitlerini ödemeye yetmeyecek,o nedenle güvenilir birkaç hisse senedi alarak anaparanızı artırmak istiyorsunuz.Bu durumda en güvenilir hisse bile sizin için riskli olacaktır.Çok beklenmedik bir olay olmadıkça hisse senetlerinin 10-20 yıl arasında ulaşacakları değer aşağı yukarı kestirilebilir.Ama 2 ya da 3 yıl içindeki fiyatları tahmin etmek için ancak yazı tura atabilirsiniz.Hisse senetleri bazen değer yitirerek 3,hatta 5 yıl düşük fiyattan işlem görebilir.O yüzden borsadaki muz kabuğuna basarak kayıp düşerseniz oğlunuz farklı bir okula gitmek zorunda kalır.
Farz edelim ki orta yaşın üzerinde,sabit gelirli bir emeklisiniz,ya da gençsiniz ama çalışmak istemediğiniz için ailenizden kalan belli bir para ile yaşamak niyetindesiniz.Her iki durumda da borsadan uzak durun.
Elinizdeki paranın yüzde kaçını borsaya yatırmanız gerektiğini hesaplamanıza yardımcı olabilecek birçok formül vardır.Benim size vereceğim öğüt ise son derece basit ve borsa için olduğu kadar at yarışları için de geçerlidir.Yatırımlarınız için ancak yakın gelecekte yaşamınızı etkilemeyecek miktarda para ayırın.

Borsada tek başına

6 Kasım 2013 Çarşamba

BORSA YATIRIM FONLARI ( BYF)

Hisse senedi alıp yükselişlerde kazanmak istiyorsunuz,ama hangi hisse senedini alacağınızı bilemiyorsunuz. Bist de 400 e yakın hisse senedi var.Peki biz hangisini alalım. Bilgimiz ne kadar,uzmanlığımız ve yeterli zamanımız var mı? Hisselerden de kazanmak istiyoruz.Nerden başlamalıyız? Bunun için Borsa yatırım fonu ile başlayabiliriz.
Borsa yatırım fonu hangi endeksi takip ediyorsa getirisini o şekilde yansıtır. Bist 100 e dayalı Borsa yatırım fonu alırsanız Bist 100 endeksi çıkarsa kazanır,düşerse kaybedersiniz.
Borsa yatırım fonu: Belirli bir endeksi baz alan (sanayi,bankalar vs...), endeksteki yatırım ürünlerinin ( hisse sendi,tahvil,bono,kıymetli maden,emtia ) performanslarını yatırımcılara yansıtan,borsada alım satıma açık fon. Yani hem hisse senedi hem de yatırım fonu.Hisse senedine yatırım yapmak için küçük yatırımcılar için ideal.Ayrıca bir hisse senedine yatırım yerine tek işlemle 20-30 hisseye birden yatırım yapma kolaylığı sağlar.Uzmanlar yönetir fonları.Riski dağıtması da avantaj bizim için.Ayrıca hisse senedi gibi şeffaf gün içinde her saniye güncel olarak karşımıza çıkabilir.
Aracı kurum veya bankadan yatırım hesabı açtırıp almaya başlayabilirsiniz.
Hisse senedi alır gibi emir veriyorsunuz.Çeşitli endeksleri baz alan borsa yatırım fonları var.
Bol kazançlar.

21 Ekim 2013 Pazartesi

BİR EKONOMİK TETİKÇİ NE İTİRAF ETMİŞTİ

"Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle. O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi "ASLA" o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje‘ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev hava yolları yapılır. Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur.
Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır.
Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki; "Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Millletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın..."

Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz.

Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir.



Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins

29 Eylül 2013 Pazar

BİR İNSAN DEĞİŞİR,DÜNYA DEĞİŞİR

Bir baba,bütün haftanın verdiği yorgunluktan sonra,pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı.
Bütün gün miskin miskin evde oturmayı hayal ediyordu.Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve ne zaman parka gideceklerini sordu.Baba oğluna bu hafta sonu parka gideceklerine dair söz vermişti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane bulması gerekiyordu.Gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti.Dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı:
-Bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim dedi.
Sonra düşündü:
-Oh be kurtuldum!En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez!
Aradan 10 dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi:
-Babacığım,haritayı düzelttim.Artık parka gidebilir miyiz diye sordu?
Adam önce inanamadı ve görmek istedi.Gördüğünde hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı:
-Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı.İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzeldi!

Önce kendimizi düzeltelim,kendimize çeki düzen verelim.Dünya zaten düzelecektir.

8 Eylül 2013 Pazar

BEN O ŞİRKETİN ORTAĞIYIM OĞLUM GENEL KURULA ÇAĞIRDILAR DA VAKTİM YOKTU GİDEMEDİM

Borsa yurdumuza 90'lı yıllarda girdi. O tarihte ekonomimiz biraz daha düzgün, kırılgan olmasına rağmen, biraz daha iyiyidi; cebimizde fazla para da vardı nisbeten. Fazla parası olan da, ya dolar mark alır azar azar, ya da borsada değerlendirirdi.Bizim de elimizde 3-5 kuruş varmış ki o zamanlarda, biz de kimseye sormadan etmeden bodozlama daldık çiçeği burnunda Türk Borsa'sına. Kısmet bu ya ''gökten altın yağsa bize teneke düşer'' misali. Biz borsaya girdik bir ay sonra  1.körfez krizi patlak verdi...O zaman başta baba Bush, Irakta Saddam efendi, ve Türkiye'de de Özal iktidardalar...Hani bir koyup beş alacağımız zamanlar. Bir koyduk, ne beş alması bir de gitti, beş de..

Sabahları öğlene kadar hanım televizyon başında, şu indiydi, bu çıktıydı, öğleden sonra ben televizyon başında, şunu alalım, bunu satalım, ondan sonra servetimize servet katalım. Nerdeeeeee para pul oldu pul...

Benimde hanımında tansiyonumuz yerlerde sürünüyor yerlerde, normal haline getirmek ne mümkün. Irak'ta insanlar ölüyor ''Koyun can derdinde kasap et derdinde''misali, onlar can derdine düşmüş, bizde paramızı nasıl kurtarırız borsadan en az zarar ile nasıl çıkarız onun hesabındayız.

O tarihte bir benim zannediyordum borsaya giren. Öyle arkadaşların, öyle dostların paraları varmış ki borsada aklınız durur. Borsa azar azar erimeye başlayınca krizinde etkisi ile, paralar buhar olup uçtu kelebek misali.''Ak koyun kara koyun belli oldu''

''Lan Hasan sende mi Borsadaydın?''cevap ''Sorma abi biraz birikmişimiz vardı gömdük borsaya''yine sorarlar''İsmail lan senin ne kadar gitti''cevap''Ben kârdan zarardayım abi çok kazandım çoook'' yine sorarız'' Hüsamettin ya senin'' cevap yine''Ben bir ev bir araba parası kaybettim, ama tüyo aldım körfez krizinden sonra çok yükselecekmiş, bir koyup beş alacağım bilesiniz''İçimden diyorum zor biraz'' Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye''

Birde hava atanlar vardı, bilmem ne şirketinin 50 lot hissesini almış ''Ben o şirketin ortağıyım oğlum, şu kadar lot hissem var, genel kurula bile çağırdılar da vaktim yoktu gidemedim''Külliyen hepsi yalan, senin elindeki o hisseler şirketin ancak milyar kere milyarda biri, yalanım varsa ne olayım...

Nitekim 1. Körfez Krizi'nden sonra ortalık durulunca bir miktar, rayına oturduysa da borsa uzun müddet yatay seyirde gitti...Ben o tarihte yatırdığım paranın yarısını kurtardım, ondan sonra bir daha da borsa mı? Davul zurrna ile bile çağırsalar girmem...

Normal borsayı bırak da karaborsaya mı girsem diye düşünüyordum ki, arkadaşın biri''Haksız kazanç oğlum o haksız kazanç''deyince''aynen''dedim. Şimdilerde ticarete devam yine namusumuzla.


Ahmet zeytinci

KISIR DÖNGÜ - ( BORSA )

Borsa törpü üzerindeki ciğer gibidir 
Küçük yatırımcı törpüyü yalayan kedidir 
Önce bir parça ciğer yer hoşuna gider 
Tadını alınca tekrar yemek ister 
Lakin aynı yoldan boşuna gider 
Arada bir gösterilen ciğere kanar 
Büyük bir iştahla törpüyü yalar 
Ne var ki yaladıkça dili kanar 
Ciğer sanıp kanını bir daha yalar 
Kan kaybettikçe yüreği yanar 
Yalama-Kanama bir fasit dairedir 
Borsada kazanmak ahvali nadiredir 
Kazanmak için birinin kaybı gerek 
Ancak böyle döner bu tekerlek 
Kazandım sanılan kaybedilen paradır 
Bir gün iyi bir gün kötü iflah olmaz yaradır 
Zıp zıp gibi iner çıkar sanki oyun aracıdır 
Kazancı kesin olan sadece “aracı”dır 
Sonuçta bakarsın sıfıra sıfır elde var sıfır 
Bu işten kâr doğmaz çünkü bu döngü kısır.

Sadık Altınkaynak 

KADİR İNANIR VE BORSA

Değme traderlar halt etmiş Kadir abimizin yanında.


1989 yılında bakın neler demiş.''Bir tüccar olduğunu unutma.Paranın fiyatı yeni yeni anlaşılıyor bu memlekette.Piyasa,paranın gerçek fiyatına uyanmadı henüz.Zekan son derece kıvrak,iç güdülerin sürekli ayakta olmalı.Gözünü bu ekrandan hiç ayırmayacaksın, ortadakinde uluslararası pariteler durmaksızın oynaşıyor. Japonya'daki bilmem kaç ölçekli bir deprem ya da Bush'un kanser söylentileri bu rakamlara yansımadan önce senin beyninin kıvrımlarına yansımalı''.

Teknik bilgiler sıradan insanların içinde boğulacağı ayrıntılardan ibarettir.

Sen sek sek oynadın mı hiç?

6 Eylül 2013 Cuma

MİGROS HİSSESİ NE YAPMIŞ ?

Paranın rotası programına katılıp, Yaşar Erdinç'in konuğu olan Nasrullah Ayan Migros anısını anlattı. Migros hissesi ne yapmış izleyelim.

SABREDEN VE CESUR OLAN NEMAYI GÖRÜYOR

-Önce hisse senetlerinde,sonra dövizde büyük balığı nasıl yakaladınız?Nasıl hissettiniz de bu alım satımları yaptınız?

Ben borsa salonunda olurdum.Geldim,aldım elime bir liste.Portföyde 22 tane hisse senedimiz var.Her şey çok güzel,inanılmaz paralar kazanıyoruz. Her gün yüzde 5-10,ama her gün..Böyle bir şey yok.Dedim ki;bu mutluluk uzun sürmez.Ben ciddi portföy taşıdığım zamanlarda çıkardım borsadan. Arkadaşlarımla tavla oynardım.Yemeğe giderdim.Araba bakardım,saat alırdım.Öyle enterasan huylarım vardı.Neden derseniz,o ortamdan kopup sağlıklı karar almak için uzaklaşırdım.Böyle günlerden birinde döndüm geldim,seans salonunu şöyle bir gezdim ve ''Burası yıkılacak,hiç hoşuma gitmiyor'' diye içimden geçirdim.2 ay önce başlangıcıydı trendin,zaten 2-3 ay sürdü.Elimde olan ve ciddi para kazanan 22 hisse senedinin,her gün 1-2 sini eritip Ereğliye dönme kararı aldım.Böyle böyle en son 1 milyon tane Ereğli yaptım.Niye Ereğli yaptım?Bir kriz anında 22 tane hisse senedini veremezsin.Bir tane verebilirsin,o kadar.Hem likit,hem özel emirler var Erdemir'de.Ata menkul,o zaman sürekli özel emir giriyor,büyük montanlı.Hisse senetlerini toplulaştırıp teke indikten sonra ben Ereğli tahtasının etrafında dolanıp duruyorum.Bir gün bir furya başladı salonda,ben hemen tahtadaydım.Eksper bir çocuk vardı,Ahmet Cedimağar. ''Ahmet gel,bak ben veriyorum,sonra silerler milerler başımız ağrımasın'' dedim. Bomboş ama Ereğli tahtası.Bir şey başladı, hissediyorum. Tak,tak,tak veriyorlar.Ereğli'ye çaktım,sözleşmesini yaptım,imzalattım.''Ekspere bak'' dedim.Lak! diye korbeyden geçirdim. Salondan çıktım ve ofise gittim.Buradan elde ettiğimiz likiditeyle biz ertesi güne döviz alma fırsatı bulduk.Kapalıçarşı'ya gittik ve doldurduk. Aldık,döviz patladı,bekledik.Ben hayatımda hiçbir hisse senedini en top,en yüksek noktadan satamamışımdır.Ben oradaki o kırılmayı görürüm,ondan sonra boşaltırım.Alttan çok avantajlı geldiğim için yüzde 3-5'lik kayıp çok bir şey değil.Hayatımda böyle bir başarım yoktur.Dövizde baktık ki kırılıyor,''Abi bunu satalım'' dedim,sattık,döndük yine hisse senedi yaptık. Çok iyi para kazandık.Bir tane sattığımız hisse senedinden 4 tane aldık.Ereğli de dahil.
1998'de önce Asya,sonra Rusya'da olan krizi hiç anlayamadık bile,bu nasıl iş,oradaki şey burayı nasıl bu kadar etkiliyor diye baktık.Ama globalleşmenin ne menem bir şey olduğunun ayak seslerini de orada yakaladık.Bu o kadar basit bir şey değilmiş,dedik.
2001 bankacılık krizinde,tabii k herkes gibi yaralarımız oldu ama çok değil.Yani ben şunu söylemek istiyorum;98 Rusya krizinde biz dünya ile bir parça entegre olduğumuzu,birtakım paraların burada da olduğunu,yabancıların etkisini,tepkisini ilk kez gördük.Ben bu tür kırılmaların sürekli ama sürekli kazanç fırsatı yarattığına inanıyorum.Hiçbir şey sonsuza dek sürmez,hiçbir kötülük de sonsuza kadar sürmez,hele ekonomi.Bana göre tamamen böyle.
2007'de,küresel krizde yurt dışına çıkıp eurobondlara başladık.Rus bonosu da Arjantin bonosu da aldık.Çok ciddi para kazandık,öyle böyle değil.Rus bonosunu aldık 28'e,sattık 73'e.Paranız varsa zaten birileri size yolları anlatıyor,siz de içeriden seçiyorsunuz.Ama sonuçta her işte,her zaman risk var.2007 krizi hala devam ediyor.Ama Türkiye'de krizde 22.000'e inen endeks şimdi çıkmış 72.000'e.Türkiye'de borsanın kazandırmadığını biri bana izah etsin.Sabreden ve cesur olan burada da nemayı görüyor.

-Yatırım stratejiniz nedir?

Bizim tek yatırım stratejimiz temel analizdir.Başka hiçbir şeye bakmayız.Bir de konjönktürü iyi takip etmeye çalışırız.Yani dünyada ne oluyor,yarın bu ülkede,siyasatte ne olur gibi.En önemli şey F/k dır.Şirketin bir müddet sonra sana temetü olarak vereceği rakamdır.Mesela Gs hissesinde,sportif ile kulubü birleştirme çıkmasaydı,onu benim elimden kimse alamazdı.Çok ciddi temetü aldık;31 binden aldığımız hisse 50 küsur bin lira temettü verdi.87-97 bin liralarda sattık.Bunu gördük,sürekli temettü dağıtacak dedik ama,kulüp o paraya göz dikti ve birleştirmek için bir yapı kurdular,biz de sattık.Bir şirketin defter değerine,öz sermayesine bakacaksınız.Bu dönem temettü almak da başa bela,çünkü temettü aldığınızda vergi ile uğraşıyorsunuz.Bizim bakışımız temeldir ve çok ortaklı şirketlerden kaçıyoruz.Geçmişteki Gentaş,köytaş,doğusan gibi hisselere hayatta elimi sürmem.Çünkü orada yönetici yok,orada bir çete oluşmuştur.Ve adam gibi bilanço çıkaramaz.
Ben bu işe emek vermeyi çok sevdim.Akşam bülten çıkmadan ofisten ayrılmıyordum.Bir takım arkadaşlar seans biter,ayrılırlar,ne bileyim işte Bebek'te viski içmeye giderlerdi.Biz ayrılmazdık,bülteni alır oturur akşamdan değerlendirirdik,ertesi güne bırakmazdık.Sabah da aynı bülteni okuyorsun ama o aynı şey değil.Akşam bilgileri sindirmiş oluyorsun veya sondajınız varsa kendinize göre onu yapıyorsun ve ertesi güne sağlıklı karar verebiliyorsun.
''Fırsat eldeyken gel uy katara,senin için yolda kervan eylenmez''.Gittin gittin,yoksa kervan gider,sen arkasından seyredersin.Kuralların olmadığı yerde para kazanma şansı var.Kurallar ne zaman oturdu,biz o zaman iyot gibi açığa çıktık.Şimdi ancak yatırım yaparsın.Bu bir yerde tarla alıp bunu imarlı bir arsaya çevirmek gibi bir şey.Mesela telsiz telefon kargaşaları oldu.İçeriye Japonya'dan getirtip,gemicilerin kullandığı bir radyo tipi telsiz telefon soktuk.Kimse konuşamıyor,biz bangır bangır salonun her tarafında konuşuyoruz.Özhan Oral bağırıyor;yahu biz niye konuşamıyoruz?O da farklı bir adamdı.Otobüs tutmuştu,borsa Tophane'deyken,rıhtımın kenarına çekmişti.Camlarından telsiz antenleri çıkıyordu,salonla konuşmak için.Müteşebbis bir adamdı.Kimsenin aklına gelmeyen değişik bir şey yapmıştı,20-30 müşterisini o otobüsle toplamış,seans salonu yapmıştı. Yaratıcı ve akıllıydı.Bilgisayarı borsa işlemlerinde ilk kullanan adamlardan da biriydi.

Borsada önden koşanlar - Aydın Çakmakkaya

DÜNYADA HİÇ BATMAYAN BORSA PROFESYONELİ YOKTUR

Katiyyen teknik analize inanmam.Hiçbir şekilde inanmam.Rahmetli bir borsacının lafını söyleyeyim bununla ilgili, Aslan Sadıkoğlu.Çok doğru bir laftır;''Sen bana ver bakayım parayı limtisiz,ben teknik analiz mi bırakırım onlara''... Teknik analize bakarak hiçbir yatırım kararı vermem.Tamamen makro,ben makro bakıyorum olaya.Makro görüş orta ve uzun vadede daima kazandırırır.Onun dışındaki hiçbir şeye katiyyen prim vermem. Teknik analiz veya fısıltı tarzındaki şeylere inanmam.Bir şirketin karılığına, temettü verimliliğine,dönemsel projeksiyonlarına bakarım.Bir de tabii, birleşme ve satın almalar önemli,buna da dikkat etmek lazım.Ama kulaktan dolma değil.Tüyo diye bir şey yok.Genel bir kanaat oluşturuyor insanlar.İlk alınan haber kimden alınan haber?Doğru olup olmadığı kim tarafından biliniyor?Bu,tamamen kamuoyu oluşturmaktır.Haberin gerçekten doğru olup olmadığını test etmek lazım.Hiç unutmuyorum,yine böyle bir gün saçma sapan haberler dolaşıyor falan,dedim ki;söyleyin Tüpraş'la Ereğli birleşiyormuş! Yani,habere bakarak trade etmek,kimseye tavsiye edeceğim şeyler değil.

-Dünyada örnek aldığınız ya da takip ettiğiniz yatırımcı var mı?

Mutlaka var. Warren Buffet. Çünkü, o temel analize bakarak yatırımlarını yapıyor.Bunun için de Berkshire Hataway fonları hiç kaybetmiyor.

-Borsada kendinize yakın bulduğunuz ve uzak durduğunuz hisse senetleri?

Piyasa değerleri ve halka açık oranları çok düşük olan hisse senetleriyle ilgilenmiyorum. Bist 100 endeksi içerisinde kalmaya çalışıyorum,çok özel bir şey yok ise.Temeli çok iyi hisse senetleri dışında endeksin tepe seviyelerinde hisse senedi yatırım düşünmüyorum.

-Elinizde olsa piyasalarda neyi değiştirmek isterdiniz?

Elimde olsa piyasalardaki yerli kurumsal yatırımcı ağırlığını artırmak isterdim.Türkiye'de şu an borsa çok ciddi biçimde,özellikle blue chip'ler yabancıların elinde.Bu,hem iyi hem kötü.2007-2008'de başlayan krizde dünyanın en çok değer yitiren borsası,dikkat ederseniz İmkb oldu.Çünkü neden?Borsadaki kağıtların ağırlığı yabancılarda olduğu için ve yabancı satışlarını karşılayacak yerli kurumsal yatırımcı da olmadığı için bizim borsada,malesef düşüşlerde ''free fall'' dediğimiz serbest düşüş oluyor. Hakikaten,yabancı yatırımcı satışlarını karşılayacak güç yok karşıda. Onun için de aşağı trendlerde çok az işlem hacmi ile çok sert düşüşler görülüyor.Bunu önlemenin tek yolu da yerli kurumsal yatırımcı büyüklüğünü ve sayısını artırmak.Bizimki gibi fonlar,kurumsal yönetilen hesap sayıları artmalı.Yoksa dünyada olacak yeni bir krizden yine en sert şekilde Bist in etkilenmesi kaçınılmaz.Çünkü yabancı fonlar böyle durumlarda satabildikleri yerde satıyorlar. Bist nispeten likit bir piyasa oduğu için burada satmayı tercih edebiliyorlar.Ve hisseler çok anlamsız fiyatlara gelebiliyor...
Amatör yatırımcıların,uzun vadeli ya da kısa vadeli hiçbir şekilde hisse senetleri ile ilgilenmemeleri lazım.Paralarını profesyonellere yönettirmeliler. Uzun vadeli hisse senedi ancak nasıl tutulur?Temettü geliri çok yüksek bir hisse vardır,senelerce bakarsınız temettü vermişliğine.Ve eğer o temettü ile de geçinebileceğinizi düşünüyorsanız ancak o zaman tutulabilir.Temettü verimliliği yok ise süreklilik arz etmiyorsa ve artmıyorsa uzun vadeli tutun demek,çok yanlış bir yaklaşım olur.Çünkü o yatırımcı hisse senedini hangi fiyattan alacak,hangi fiyattan satacak,ne kadar tutacak,ne zaman alacak,ne zaman satacak,bunları bilemez.

-Yabancı payının yüzde 70'lerin üzerinde olması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Ana kağıtlarda,yüzde 90'lar seviyesinde.Bu kadar yüksek olmamalı. Türkiye'deki birikimlerin de sermaye piyasasına gelmesi lazım.Döviz tevdiat hesaplarında onca para var.Bunların bir şekilde çözülmesi lazım. Yeni halka arzlar olmalı,bizim gibi portföy yönetim şirketleri olmalı.Yerli yatırımcı bütün krizlerde hep en son geldi,en çok parayı kaybetti.1994 krizine bakın,parayı kaybeden yerli yatırımcı,2001 krizine bakın,parayı kaybeden yine yerli yatırımcı.1997-98 hepsi aynı.Bu 2008 krizinde gelmediler;yabancılar kendi kendilerine kaldılar.Onun için endeks üçte birine düştü.

Borsada önden koşanlar - Ahmet Dedehayır

EV ALMAK İLE HİSSE SENEDİ ALMAK ARASINDAKİ FARK

Herkesin görüş birliğine vardığı en önemli yatırım ev satın almaktır. Siz de hisse senedi almadan önce ev almak gibi bir yatırım yapabilirseniz bu sizin için çok iyi olur. Çünkü ev almak sağlam bir yatırımdır. Kimi evlerin temeli çürük olur,deprem sonucunda çökerek yatırımınızı boşa çıkarabilir,ama bu binde bir gibi bir oranda rastlanılan olay olarak bilinir. Dolayısıyla ev sahibi olmak için yatıracağınız para size kar yazacaktır.
Dostlarınızın,akrabalarınızın ''Şu evi satın almakla çok kötü yapmışım'' diye sitem ettiğini duydunuz mu?Çoğunuz duymamışsınızdır.Bazen bir an önce taşınmak zorunda kalan aileler eski evlerini satarken bir miktar zarar edebilir ama kimse hisse senetlerinde olduğu gibi üst üste birkaç ev satarak zarara girmez. Borsada rastlanılan gibi bir evin iflas ettiği hiç duyulmamıştır.
Ev satın almak enflasyona ve ekonomik durgunluğa karşı başvurulacak en iyi sigortadır. .Ev satın almanın hisse senetlerinden daha karlı olduğunu kanıtlayan durumlar da vardır.Evler de hisse senetleri gibi uzun vadede karlı olan yatırımlardır.İnsanlar evlerinde hisselerde olduğundan daha fazla rahat ederler.Ama ev değiştirirken nakliyecinin kapıya gelmesi şarttır,oysa hisseleri satmak için bir emir yetecektir.Üstelik siz ev alırken iyi bir yatırım yaparsınız,çünkü evi tepeden tırnağa inceleyerek alırsınız.
İnsanlarımızın kafaları ev satın alırken birer dahi gibi çalışır.Ama iş hisse senetlerine gelince nedense öyle olmaz.İnsanlarımızın gayrimenkul işinde para kazanırken borsada zarar etmeleri şaşılacak bir durumdur.Evlerini seçerken günler,aylar harcayan yatırımcılar alacakları hisselere birkaç dakika içinde karar verebiliyorlar.Bu bazen tüyo şeklinde bile olabiliyor.Aslında birçok tüketici fırın alırken,yatırım yaparken harcadığı zamanın çok daha fazlasını harcıyor.

Asla yemek ya da tamirat isteyen bir şeye para yatırma. (Bu laf belki atlar için geçerli olabilir ama evler için asla)


BORSADA BİR MARTI

Dün, (bana göre uzunca bir zaman sonra) İzmir'deydim. Kemeraltında işlerimi bitirip, Pasaport İskelesinden çok sevdiğim Karşıyaka'ya gitmek üzere vapura bindim.Aralık ayında olmamıza rağmen hava çok güzeldi. Montumun fermuarını çekince hafiften ürperten esintiyi de hissetmiyordum. Gece, sadece 1.5 saat kadar uyuyabilmiştim ama mutluydum çünkü bugün Cumartesiydi ve Borsa kapalıydı. Üstelik son üç gün endeks gayet güzel kapanışlar yapmış ve tüm kayıplarımı unutturmuştu. Vapur hareket ettikten kısa bir süre farkında olmadan kıyıya dikkatle baktığımı farkettim. Bir yandan yeni yapılan binalara bakıyor diğer yandan boş tepelere ne kadar inşaat yapılabilirin hesabındaydım. Gereken çimentoyu, demiri, fayansı, camı ve boyayı dahi düşününce 365 gün borsada olmak zorunludur duygusu sarmıştı yine beni. Ben bir BORSAKOLİKTİM ve yaptığım bu hesapla şimdi daha da mutluydum. Ne yazık ki, bu durum uzun sürmedi.Ta ki O, yaşlı bayan az ilerideki yarı açık pencereye yaklaşıp,elindeki simidi küçük lokmalar halinde martılara atıncaya kadar...Aniden 100'e yakın martı ,simitten küçük bir lokma kapabilmek için vapurla yarışmaya başladı. Kadının yüzünde müthiş bir gülümseme vardı.Ağzı kulaklarındaydı. Sanki attıkları simit değildi ,ortalığa altın saçıyordu.Ve O yüzde PALA'YI gördüm. % 5000 bedelsiz açıklamış şirketin patronu edasıyla duruyor ,75 kuruşluk simitle 100 tane martı ile oynayabilmenin hazzını yaşıyordu.Torunu sandığım bir yeni yetme kız da cep telefonuyla anı görüntülüyordu. Martılar defalarca ,simit bittikten sonra bile,evet evet defalarca denize inip çıktılar.Oysa topu topu 10-15 lokmaydı hepsi. Ancak martılar toplamda çok daha fazla enerji tüketmişlerdi.Nasiplenen bir kaçının dışında diğerleri eminim bir sonraki simidi kesin kaçırmayacaklarını düşünüyordu ki ben borsada bir martı olduğumu maalesef bir daha farketmenin hüznünü yaşarken.



Hisse.net sukufe42

BORSA NASIL ÇALIŞIR ?

Burada beklenti, aldıkları senetleri daha da yüksek fiyatlardan alacak olan daha büyük bir budala bulmaktır. Daha büyük budalalar çıkar ve daha fahiş fiyatlardan alım yaparlar. Onların da umudu daha da büyük budalalar bulmaktır. Bu süreç sürer gider. İlk budalalar diye isimlendirilen yatırımcılar para kazanırlar ama daha büyük budalaların sayısı gittikçe azalır. Sonunda da anneme kadar gelip tükeniverirler. Artık ülkede alım yapacak daha büyük bir budala kalmamıştır. Sonuç barizdir. Eski bir Wall Street deyişiyle bitirelim: ''Taksi şöförleri tüyo vermeye başladığında tepe gözükmüştür.''

Hepimizin hayatında bu tür bir ''annem'' kişiliği bulunur. Bu bazen alt kattaki kasaptır, bazen Almanya'dan arayan eski dostumuz, bazen mahallenin taksi şöförü, bazen de o 21 yaşındaki ''yatırım uzmanı''. Önemli olan bu kişiliğin ortaya çıktığı anı tespit etmek ve pembe hayattan çekilmeyi olası kılacak olan davranış biçimleri ve disipline sahip olmak.
Bugün bizim çaycının evini satıp, bir kısmını borsada değerlendirelim abi,hangi hisseyi alalım diye sorunca bana ,aklıma bu hikaye geldi...



Hisse.net FIRTINA 

DÜĞÜN PARASI

1998 yılında akrabamın yetim oğlu evlenecek, lakin düğün parası yeterli değildi.Borsada al takke ver külah yaptığımı öğrenen anası, birikimini getirdi burnuma dayadı. Ya hep ya hiç dedi. Ivırdım kıvırdım olmadı. Börek ya da kürek kısmet dedi. Naz,saz olmadı. Seans salonları bayağı dolu. Aldık Tüpraş. Bir iki fingirdedi. Sonra geri vites. Satsak bir türlü satmasak bin türlü. Gözüm- kaşım, ağzım- burnum stop istop derken bir de Rusya krizi çıktı. Geri geliş hızlandı. Para sahibine (yetimin anasına) sordum bekle dedi. Daha sonraları % 50 zararına sattık. Aman Allahım bu ne üzüntü, taşımakta zorlandığım bu ne sorumluluktu. Kendi zararım daha çoktu ama,ben yetim parasına üzülüyordum. Kalan parayı bir yıl faizde tuttular. Borsada kaybettiklerini faizle karşıladılar.( O yıllar faiz de yüksek, hisse fiyat kademeleri de.) Her hafta birkaç dergi alarak yakın markajdayım. Yetimin parası zıraat bankasındaydı. Süresini uzatmayı düşünüyorlardı. Ben de bankaya gittim. 3 aylık Yetimin faiz getirisi ne kadar diye sordum. Vebal ve sorumluluk ezikliği ile uykularım kaçıyordu. Teklifimi yaptım. Bankanın verdiği faiz kadar getiri ben size ödeyeceğim bu parayı emanet olarak bana verin. Verdiler... O günlerde seans salonları çok kalabalıklaştı. Parayı kapan geliyor. Yağma gibi hisseler alınıyor. Yine tüpraş aldım.45000 TL den aldığım tüpraşları 84.000 den sattım. 17. Günde düğün parası çıktı. Artık başpehlivan gibi kendimi iyi hissediyordum Oh be ! Eziklik ve vicdani sorumluluğun gönül yükü ne kadar ağırmış. Oğlana davullu düğünü yaptık ama bir daha başkasına emanet hisse almak mı Tövbeler olsun... Siz siz olun ne yaptığınızı sadece siz bilin. Alsan bir türlü almasan bin türlü olmasın...





Hisse.net den harman

WARREN BUFFETT IN 10 ÖNERİSİ

1. Birinci kural: Asla para kaybetme. İkinci kural: Birinci kuralı unutma.

2. Şahane bir şirketin hissesini iyi bir fiyata almak, iyi bir şirketin hissesini şahane bir fiyata almaktan daha iyidir.

3. Bizim yatırımlarımız değişimden çok değişim yokluğundan kâr eder. Bir sakız şirketine yatırım yaptığımızda bu firmanin internetteki gelişmelerden etkilenmeyeceğini biliriz.

4. Hisse alacağım zaman bir aptalın bile yönetebileceği kadar mükemmel şirketlerden almaya çalışırım. Çünkü en nihayetinde aptalın biri o şirketin başına geçecektir.
5. Hisse piyasasında her fırsata balıklama atlamanıza gerek yok. Kendi zamanınızı bekleyebilirsiniz.

6. Fiyat, ödediğiniz miktardır, değer ise onun karşılığında ne aldığınızdır. Hisse ya da çorap alıyor olmam fark etmez, fiyatı düştüğü zaman kaliteli ürünleri satın almaya çalışırım.

7. Sürekli iyi bir fiyattan satmaya çalışmayın. Asıl olarak alış fiyatınız o kadar düşük olsun ki vasat bir satış fiyatı bile iyi kâr getirsin.

8. Yatırım yaptığınız iş kolunu gerçekten iyi anlıyorsanız daha dar  bir güvenlik marjına ihtiyaç duyarsınız.


9. Piyasa öngörüsü yapanların falcılardan farkı yoktur. Bence kısa dönem piyasa tahminleri zehirlidir. Bu tahminler çocukların ve piyasada çocuk gibi davranan yetişkinlerin erişemeyeceği bir yerde saklanmalıdır.


10. Çok aktif davrandığımız için değil, işin sonunda haklı çıktığımız için para kazanıyoruz. Kazanç için ne kadar bekleyeceğimize gelince, süresiz bekleyebiliriz.


83 yaşındaki bu yatırımcıdan öğreneceğimiz çok bilgiler var

YALNIZ ALMASINI ÖĞRENDİM.SATMAYA SIRA GELMEDİ,SATSA ONU DA ÖĞRENİRDİM

-Borsada işlem yapma tarzınız nasıldı?

Size İş Bankası hisselerinden bir örnek vereyim.1991-1992 yıllarında İş bankası hisse senedi 500 liraydı.Borsanın lider kağıdı falan da değildi.Biz 500 liradan kağıt alırken,İş bankası gelir satardı.''500 liraya ucuzdur'' inancı içerisindeydik.Bu hisse senedini bana Mustafa Yılmaz ısrarla tavsiye etmişti.Analizlerimiz de onu gösteriyordu.Sonra birdenbire İş bankası, Dışbank'ı sattı.Satar satmaz kağıt tavan tavan gitti ve 3 bin lira oldu. Ondan sonra biz hisse senedini sürekli toplamaya başladı,durmadan alıyorduk.Kağıt 18 bin liraya kadar çıktı ama krizde tekrar 3 bin liraya düştü. İş Bankası 25 bin liraya çıktı ,sonra 50 bin lira oldu.Şimdi dört milyon lira.Siz hesap edin,borsa böyle işte.Yani borsada alıp da bekleyen mutlaka para kazanır.Borsa bir al sat yeri değil.Ben al sat yaparak buradan para kazananın alnını karışlarım.Al sat yapmak kumardır.Bu arada Tüpraş da ilgilendiğimiz hisse senetlerindendi. Tüpraşın halka arz oranı düşüktü. Koi'den tanıdığımız bir kişi ''Bu kağıt 700-800 milyon dolar etmez,piyasa değeri çok yükseldi'' demişti. Oldukça iyi bir kağıttı.Zaman içerisinde hisse çok iyi fiyatlara geldi.Biz hep Tüpraş'taydık. Fiyat 7 bindeyken de,12 bindeyken de,25 bindeyken de.Sonra Tüpraş 105 bin lira oldu.Oradan 5'e mi ne bölündü,18 bin liraya geldi,12 binlere kadar düştü.Biz almaya devam ettik ve hisse 60 bin liralara çıktı.

-Yatırım stratejiniz nedir?

Biz borsa oyunu yapmadık.Biz kazanırken yatırımcı da bizimle kazansın istedik.Krizler olmasaydı en doğru yol bizimkiydi.Nitekim 3 bin liraya piyasaya çıkan kağıt bugün 4 milyona gelmiş.Yani hesap etseniz,ne gayrimenkul,ne şu,ne bu,hiçbiri yanına yaklaşamaz borsadaki çıkışın.Ama bu,beklersen,beklemesini bilirsen,sabredebilirsen böyle.Alıp satanlar, beklemeyip satanlar,bakın şimdi neredeler,ortalıkta görüyor musunuz? Ben borsada hep iyimser oldum.Zaten hayatta da iyimserim.Benim hayatımda çok zikzaklar oldu ve hepsinde de iyimserdim.

-Kararlarınızda en etkili analiz yöntemi nedir?

Temel analiz benim için çok önemli. Evvela sermayesi ve karı nedir diye bakarım.Piyasa değerini aynı sektördeki diğer şirketlerle karşılaştırırım.Bu karşılaştırmadan ucuz çıkan hisse senedine işareti koyarım.Ancak alım yapmam için,sahibini tanımam,borsa konusundaki tutumunu öğrenmem gerekir.Eğer borsada işlem yapmıyorsa,o hisseyi almaya karar veririm.Bu kararın uygulanmasındaki zamanlama için de son olarak teknik analiz ekibinin görüşünü alırım. O görüş de uygunsa, sonrası benim işimdir. Tahtada çizmeye başladığımda kimseyi dinlediğim yok.Orada tutmayın beni. Hisseyi alır,değerlenmesini beklerim.Bir hanım kızımız vardı,benim yanımda 6 ay kadar çalıştı.O vakit 5-6 kişi seansa giderlerdi.Yanımda oturuyor,tanıdığım biri geldi,''Hiç olmazsa Dündar Bey'den borsada birşeyler öğrendin mi?'' diye sordu. Hanım kızımız ''Evet,öğrendim.Yalnız almasını öğrendim.Satmaya sıra gelmedi. Satsa onu da öğrenirdim'' dedi.Bizim borsadaki durumumuz böyle işte.

Borsada önden koşanlar - Dündar Altay

BU ÜLKEDE PARA KAZANACAKSANIZ DEVLETTEN İCAZET ALACAKSINIZ

Bu ülkede para sahibi olabilirsiniz,para sahibi olup da şımarabilirsiniz,bu ülkede para sahibi olacaksanız icazetle olacaksınız.Devletten icazet alacaksınız,fonksiyoner para sahibi olamazsınız. Böyle bir hakkınız yok. 

-Alma satma zamanınızı nasıl belirliyordunuz ?

Ben buna inanmıyorum. Bir şirketin piyasa değeri 50 miyon dolarsa, 60 milyon dolara pahalı değildir. 40 milyon dolara da ucuz değildir. Yatırım yapmamız için o şirketin en azından 100 milyon, 200 milyon  veya 500 milyon dolarlık olduğuna inanmalısınız. O zaman alış fiyatınızı girerken bir önemi kalmaz. Tabii çılgınca alın demem ama 50 milyona almakla 60 milyona almak arasında çok fark olmaz. Çünkü Türkiye'deki gibi yüzde 0.2 komisyon uygulayan borsa dünyada çok fazla ülkede yoktur. İsviçre'de hisse senedi komisyonu yüzde 2'nin üzerindedir. Yüzde 2 alırken,yüzde 2 satarken. Onun için adam 10 dolarlık bir banka hissesi alırken o bankanın 30 dolar olmayacağına inanmıyorsa zaten almaz. Ancak Türkiye'de 1 günlük, 2 günlük, 5 günlük yatırımlar olur. Orada yatırımları insanlar en az birkaç yıllık yaparlar. Temettü diye de bir gelirleri vardır,vermeyen şirketi hemen satarlar. Türkiye'de 5 yıl öncesine kadar biz enflasyonla para kazanıyorduk. Hisse senetlerimiz bölünüyordu,kazanıyorduk. Şimdi yüzde 10'lara,yüzde 7'lere geldik,bu yeni bir dönem. Türklerin buna hazır olduğuna inanmıyorum. Bu bir süreç,endeks 200 bin olduğunda hazırlanırlar.200 binde alırlar.Mevcut yönetimlerle hiçbir alakam yok,beni davet de etmiyorlar,konuşmuyorlar da.Ama SPK başkanının son söyledikleri,yani 300 şirketi,500 şirketi borsaya kazandırmak...Gerçekten bir borsa yaratmak istiyorlarsa temettü dağıtmak zorundalar. Şimdi ben bugün devletin bir kademesinde olsam mevcut şirketlerin içinde 50 tanesinin yönetim kurulu başkanlarını hapse atardım. Ayıp olmasın diye 100 demiyorum. Şirketlerden borsayı yeni bir gelir kaynağı olarak kullananlar var. Adam hisse senedini 50 kuruşa düşürüyor. Oradan alıyor,3 tane haber gönderiyor... 1,5 lira yapıyor,oradan satıyor.Hem yıllık gelirini kazanıyor,hem de milletin elinde patlıyor.Bir sonraki sene kağıt yine 50 kuruş.Yine 1,5 lira,emme basma tulumba gibi.

-Kazanınca ne yapardınız,kaybetmeyi nasıl yaşardınız?

Keyiflenirdim ikisinde de,çok keyifli adamımdır.Kaybederken de gülerdim,kazanırken de.Kazanırken pek fazla göstermemeye çalışırdım ama kaybederken kahkaha atardım. Çünkü içeride bekleyenin morale ihtiyacı vardır.Hiçbir zaman kazandığım para benim değildir.Borç aldığımı düşünürüm,borcumu geri öderim. Pınar süt'ün yüzde 34'ünü toplamıştım. Aslında yüzde 25'teydim.Bir sabah nasılsa kim vermiyor artık,bitti mal derken,Citibank yüzde 9'unu daha sattı. 100 lot,100 lot alış yazıyorum, baktım yüzde 9 olmuş.Yanlış kağıt satmışlar. Kağıtları vardı da,o zaman küçük kupür,büyük kupür muhabbeti vardı. 200 binin üzerindeki kuponlar işlem görmüyordu. Bunlar Türkiye fonu'na almışlar.Yaşar grubu da bunlara borsada işlem görmeyen büyük kupür vermiş. onlar da bana sattılar. Seanstan yazıhaneye geldim. Citibank'ın genel müdürü arıyor dediler. Zaten canım sıkkın,parayı nerden bulacağım diye düşünerek kaldırdım ahizeyi. Citibank'ın genel müdürü Amerika'lı bir adam.''Bir yanlışlık olmuş'' dedi. Nasıl yani ?Bizim kağıt yokmuş. ''Benle ilgisi yok'' dedim,müşteri almış.Bulun getirin.Oturdum bir keyiflendim,sigaramı yaktım,viskimi içiyorum.Sabahleyin gittim,kağıdı tavan açtım,bunlar temerrüde düştü. 8 gün falan temerrütte tuttum,her gün yüzde 10 yaptırıyorum.1700 liradan verdiler,kağıdı 5300 yaptım.Bunlar oturmuşlar Başbakan, Cumhurbaşkanı, Spk başkanı,İmkb başkanına mektup döşemişler,Türk borsasında manipülasyon yapılıyor diye.Halbuki manipülasyon yok,temerrüde düşen herkese yaparlar,düşmeyeceksin.Neyse birgün telefon çaldı.,Borsa başkanı arıyor.''Buyur Başkan'' dedim. ''Çok güzel bir dealing room yapmışsın. onu ziyarete geleceğim''.Ben yapalı bir sene olmuş,''Buyur gel'' dedim,geldi.Neyse sonunda sadede de geldi.''Nasrullah, ne olacak bu Pınar Süt?...''Başkan,ne Pınar süt'ü,haberim yok''. ''Yahu Pınar Süt almışsın Citibank'tan,Türkiye ayakta,SPK ayakta'' dedi.''Vallah haberim yok'' dedim.Vallah yok.Hakikaten ayağa kalktıklarından haberim yok,ben gayet keyifli oynuyorum.Her gün gidiyorum yüzde 10 alış yukarıdan yazıyorum.Başkana dedim; bir sorayım takasa. Aradım,takasta Mehmet diye bir çocuk vardı,''Oğlum kim aldı bu Pınar Süt'leri? dedim. ''Narullah bey nasıl geçirdik Citibank'a değil mi? ''Ahmet bey mi aldı? diyorum. Ne Ahmet beyi efendim diyor. ''Tamam, oğlum ben gidip Ahmet bey ile bir görüşürüm'' dedim. Kapattım telefonu.Valla Başkan,çok sinameki bir heriftir o,dedim.''Nasrullah şu işi hallet'' dedi.1991 yılı ''Başkan nasıl halledeyim'' dedim.Neyse tabii ben halletmedim.Ertesi gün bir tavan daha çektim.çok umrumdaydı Citibank.Bir şeyi hesaplamamışım.Yaman Törüner ile Selim Yaşar Amerikadan oda arkadaşlarıymış.Bir gece oturup anlaşıyorlar ve Türkiye çapında bütün büyük kupürleri küçük kupür ile değiştiriyorlar. Sabahleyin langırt dediler malı teslim ettiler,malı teslim edince de anlamı kalmadı biz de Pınar Süt'ün yüzde 34 ile kaldık.Sonra o kağıtlar bende 1,5 sene kaldı. Ne gelen var ne giden tahtada. Neyse bir sabah geçiyorum,baktım Pınar Süt tahtası önünde bir kuyruk var,brokera çaktırmadan bir bak dedim. Çocuk gitti geldi elleri tiriyor.''Pınar Süt,Nasrullah bey'' dedi.''Kaç para ki'' dedim.''24 bin lira'' dedi. Şirkette yasaklamışım,ekranlardan silmişim kimse bakmıyor...'' Verin'' dedim, çocuklar sevinsin''. Bir seansta şirketin yüzde 34'ünü verdik.Ve oradan 72 bin liraya gitti.O şirketin ederi vardı zaten,bir de bedelsiz dağıtmıştı.

-Elinizde olsa piyasalarda neyi değiştirmek istersiniz?

Kökünü silerdim.Dağıtırdım.Yabancı oligarşisini azaltmaya çalışırdım.Bu sadece bizim için değil bütün ülkeler için geçerlidir.Yüzde 30-40 yabancı etkinliği iyidir ama yüzde 50'nin üzerindeki yabancı etkinliği her zaman tehlikelidir.Çünkü karşınızdaki portföy yatırımcıları gerçekten gaddar,ilk gelenler oldukları için. Orada denge kurulamadı.Şunu her zaman isterim;10 milyon vatandaşımda hisse senedi olsun, o zaman bu ülkede askeri darbe konuşulamaz,derim.Askeri darbe eğer bir sabah senin cebine yüzde 50 zarar vuracaksa 10 milyon kişi direnir. Demokrasiyi yerleştireceksiniz, borsalar kumarhane değildir,borsalar demokrasinin oluştuğu yerdir. Şimdi Bill Gates'in Microsoftta ne kadar hissesi var.,yüzde 17.yüzde 83'ü dışarıda.,Bill gates'ten daha iyisini buldukları gün bir gecede değiştirirler. Halka açılma budur. Siz koç ailesinin şirketlerini borsada ele geçirebilir misiniz?  


Borsada önden koşanlar - Nasrullah Ayan

BENİM KİRACIM SAĞLAM BANA HER SENE KİRASINI VERİYOR

Benim tanıdıklarım var,şimdi istemediğin kadar para sahibi.Neden?Hiç bakmadılar fiyat hareketlerine. Mal sağlam;iner,çıkar.Temettüsünü alıyor,cebine koyuyor.Hatta temettüsü ile mal alıyor.''Benim kiracım sağlam.Bana kirayı veriyor'' diyor.O kadar basit.

Hakikaten uzun vadeli hisse senedi yatırımcısı olmak dağ başında arsa almaya benzer.3. köprünün nereden geçtiğini biliyor muydun düne kadar?Bilmiyordun.Orada arsan varsa zengin oldun.Buna benzer.Git dağ başından arsa al.Orada alacağın bilmem kaç metrekarenin,şehir içerisinde yüzde 1'ini alamazsın o paraya.Git oradan al.Geçerse vurur.Vurursa vurur.Ayrı ayrı taktikleri var bu işin. Benim çok iyi bir tanıdığımın taktiği şuydu: 5 tane hisse senedi mi aldı, 5 tane hisse senedi içerisinden hangisi yürüyor, yürümeyenden satar,yürüyeni alırdı.Ama yürümeyeni sıfırlamazdı. Yürüyen durduğu zaman satar,diğerini yerine koyardı. Tekrar girdiğinde diğerinde talep yaratıyor.Bu sefer bu yürüyor. Hem de daha çok alabileceği için çok talep oluyor,ama bu arada hisse senedinden hiç çıkmıyor. Düştü,çıktı,onun için dava değil.O şunu söylerdi:''Hisse senedi almak,bir erkek bir dişi koyun almaya benzer.Bunlar ürer,ürer,ürer.Sonra onları beslemek için tarla satın alırsın,yonca ekersin.Onlar için de dam yaparsın,bilmem ne yaparsın,böylece servetin çoğalır.Hakikaten çok büyük bir varlığı vardı.Ticareti çok iyi bilirdi.Onun rasyolarını yapardı.''Bu rasyo bozuldu,muhakkak buraya gelecek'' derdi.Onu satar diğerini alırdı.O rasyo tutardı bir gün.O edere bakardı.Ciroya bakardı.İlkokul mezunuydu bu adam.Küçük küçük kağıtları vardı,orada hesap tutardı.


Benim için işlem hacmi derin olanlar önemli..Ötekilerden istediğim zaman çıkamayacağım,paramı alıp cebime koyamayacağım.Kafam bozulduğu zaman,bir karar verdiğim zaman paramı alamayacaksam,o hapis olmaktır benim için. Mesela adada çok ucuza evler verdiler bana. Adaya gitmedim. Neden ? Çünkü hasta olursam beni kim doktora götürecek ?Yani hastaneye kim yetiştirecek gece yarısı,hapissin orada.Öyle şeyleri hiç sevmem.Ama tecrübem,yakinen gördüğüm şey;her kim yatırım yapacaksa Oyak hisselerini alsın.Ciddi,tıkır tıkır temettü veren,sağlam firma. Oyak'ın ortak olduğu hisseleri alanlar para kazanır.

Borsada önden koşanlar - Ceyhan Bektaş

ARÇELİK ORADA DURUYOR MU,DURUYOR.MERAK ETME,ÇALKANTI GEÇER ESKİ SEVİYESİNE ÇIKAR

Krizlerimizden birisi 1994 kriziydi.Borsayı iyi bilmiyorduk.Bir kumarhane yeri olarak görenler vardı,bakanın açıklaması var,daha ilerisi var mı?Dünyada en ucuz finansman aracı olan borsa için,''kumar aracıdır'' diyorsa daha neyi sorgulayabilirsiniz? Bugün Amerika'da her iki kişiden birinin veya daha fazlasının direkt veya endirekt yatırımı vardır borsada.Çünkü firmaların kaynak sıkıntısı var dediğinizde bunun ilacı olabilecek bir enstrümadı borsa.Tabii bunun şirket açısından biraz zorluğu vardır,açık olacaksınız,doğru bilgileri vereceksiniz ama sonuçta da bu kolay ve ucuz finansman aracını elde edeceksiniz.Herhangi bir krizde bankalara çok borçluysanız batıyorsunuz.ama hissedara borçluysanız batmıyorsunuz.Kimse kapıya dayanıp ver paramı demiyor.Düşünün Güneş Taner gibi bir ekonomi bakanı,''Burası Kumarhanedir'' diyebiliyor.

-Yatırım stratejiniz nedir?

Ben size bir anımı anlatayım. 1988'de bankadayken Irak ile yine bir kriz olmuştu.Hüsnü İldeşer mali bölümün müdürü.Hisse senedine yatırım yapardı.,gerçek bir yatırımcıydı.Bir hisse senedini alır,bir yıl bekler,ne zaman ki o kendine göre gerçek değerine ulaşır,onu satar,daha düşük fiyattan iyi bir hisse senedi alırdı.Çok iyi hatırlıyorum,Hüsnü bey de hesap uzmanı,babamın tanıdığı.Baktım kriz çıktı,koşarak yanına gittim,''Sizde arçelik hisseleri var niye satmıyorsunuz? dedim.Hiç unutmam,''Mehmetçiğim hiç merak etme,Arçelik orada duruyor mu duruyor.Arçelik'e bir şey olmaz.Nasıl olsa bu çalkantı geçer,Arçelik yine eski seviyelerine çıkar'' dedi.Şöyle söyleyeyim,ben hep onun rasyolarıyla hareket etmişimdir.F/k rasyosuna dikkat ederdi,bir de özsermaye karlılığına.''Yalnızca bu mu? diye sormuştum Hüsnü bey'e.''Bir de üçüncüsü var;şirketin sahibine dikkat et''demişti.Girdiği 2-3 grup vardı ve diğer rasyoya göre de kağıt seçerdi.Güvendiği üç grubun dışına çıkmazdı hayatta.Ben de uzun süre bunu yapmaya çalıştım.Gerçekten de doğru olan buydu,üç rasyo.

Yeni gelen yatırımcılara ben şunu derdim:Bakın siz toprak aldığınızda buranın belediyesine her gün telefon açıp fiyatı çıktı mı diye sorar mısınız?Bir kriz döneminde muhtemelen likidite olmadığından oranın değeri de düşüyordur.Herkes nakitte olup,kulaklardan para fışkırdığında doğaldır ki talep yükseliyordur.Siz de iyi hisse senedini alıp böyle yapın,uzun süre taşıyın,hiç zarar etmezsiniz.Borsada ne olursa olsun.Kurulduğundan beri borsa endeksine bakın,bu kadar kazandıran başka yer var mı?Sonuçta borsaya doğru dürüst bilgilenerek giren ve iyi firmalara yatırım yapanın uzun vadede zarar etmesi bence mümkün değil.Bir de hiçbir zaman size gerekli olan parayı borsaya yatırmayın.Yarın satış için çok kötü bir gün olabilir.Niyeti doğru dürüst olmayanlar için,borsa bir kumar yeri olabilirdi,biraz da onlar öne çıkarıldılar.

-Kararlarınızda en etkili analiz yöntemi nedir?

Ben temel analizciyim,herkes bilir.Çünkü araştırma kökenliyim.Tabii piyasanın içindeysiniz,bir borsa şirketinin tüyoya açık olmaması mümkün değil.Hiç inanmama rağmen,yine de tetikte durur,ilgilenirdim.

-Dünyada örnek aldığınız ya da takip ettiğiniz yatırımcı var mı?

Ben Peter Lynch'in kitabını getirtmiştim.Burada bastırtmak istedim,ama ömrüm vefa etmedi o konuda.O zamanlar takmıştım,92'de yurtdışından borsa kitapları getirtip Türkçe yayınlayacaktım.Piyasa daha bilinçlensin diye.Peter Lynch beni etkilemişti.Buranın niye bir kumarhane olmadığını,gerçek yatırımcıların gelmesi gerektiğini açıklamıştı.Bir ev hanımının da gerçek bir yatırımcı olacağını anlatmıştı.

Borsada önden koşanlar - Mehmet Bayrak

SATMASAYDIM SARKUYSAN'IN %23'Ü BENİMDİ

-1960'lı yıllarda babanız hisse senedi alıyormuş.O dönem nerede işlem yapardı?

Dabak şirketi Denizli'de hisseleri satmış.Nasıl oluyor biliyor musunuz?Dabak şirketini oradaki 20 tane esnaf kuruyor.İçlerinden birinin paraya ihtiyacı oluyor.Gidiyor ötekine satıyor.Yani ortaya çıkıp da satmıyor. Rahmetli Cihan Abim Sarkuysan'ı kurdu.Dükkan dükkan Anadolu'da geziyorlar.Zannedersem sermayeyi tamamlayamadılar.Her ne olduysa bana geldiler.Dükkandayım,işim de başımdan aşkın.''Biz ortaklık için geldik'' dediler. Abim dedi ki,''Sana da 1 milyon nominal ayırdık,1 milyon lira vereceksin''.Nominal ne biliyorum.''Çok'' dedim.Bir milyon lira bağlamak istemedim o anda.Çünkü ne olacağı belli değil.Hemen aklıma geldi.''Sen ne bağladın?'' diye sordum.''Senden az'' dedi.Sen benim abimsin, büyüğümsün.Niye senden fazlasını bağlayayım ki?''Ben böyle uygun gördüm'' dedi.O zaman sesimizi çıkarmadık,ama ne oldu?Uzun seneler 1'de kaldı.Fabrika kurulacak,herşey hazır.Merkez Bankası parayı bir senede mi çıkarır,iki senede mi çıkarır?Sonra makinalar gelecek de Sarkuysan fabrikası kurulacak.Bunlar bir yerden bir şekilde parayı gönderecekler,makinalar gelecek.Merkez bankası çıkardığında o para geri dönecek.Çift finansman diyorlardı buna.Merkez bankası biliyor,devlet biliyor ama böyle yürüyordu olay.Dolar yok çünkü piyasada.Merkez Bankası'nda dolar yok.Bunlar Kapalıçarşı'dan para aradılar.İkinci bir finansmana ihtiyaçları var.Tekrar bana geldiler.Ben de para verdim.Birkaç arkadaş da verdi.Altı ay geçti.Dediler ki,''Bu iş hala olmadı.Durum vaziyet bu.Bir ay daha.''İçlerinden bazıları ''Biz yokuz ya da daha fazla nema isteriz'' dediler.Ben tabii ağzımı açamıyorum.Karşımdaki ağam,atam,abim. Üzülüyor,çok üzülüyor,görüyorum.Benim bir rahmetli eniştem vardı, ''Akraba ile ye iç,iş yapma'' derdi,haklıymış.Çünkü hesap soramıyorum. Hesap soramadığım kişiyle nasıl yola çıkmışım ki?Hisse senetlerini bir şekilde satmam gerektiğini düşündüm.Nasıl satarım?Piyasa yapmam lazım. Kapalıçarşı'da başladım bunun piyasasına. Kapalıçarşı'da çakıl taşı al sat,yeter ki ucunda hesabı tutulsun ve standardı olsun.Mesela altın. Şimdi gidin orada şakır şakır alışverişi yapılıyor.Nasıl o televizyonlarda gördüğünüz şey;bangır bangır bağırıyor millet.O alıyor bu veriyor ve hepsi de yürüyor.Ben çıktım dedim ki; ''Sarkuysan var,sarkuysan var!'' Sarkuysan'ı 1600 lira filan yaptım;ala vere,ala vere 1600 oldu fiyat.Ben elimdeki malı 1600 liradan birisine sattım.Hayrını gör dedim.

-Kaç yıl geçti bu arada?

İkibuçuk yıl falan geçti.Ve hiç unutmuyorum;onunla gittim altın aldım.59,5-60 kilo altın yaptı.Sonra biz döndük bunun hesabını yaptık,ne olurdu diye.O hisse senetlerini satmamış olsaydım bugün Sarkuysan'ın yüzde 23'ü benimdi.Bunları niye mi söylüyorum?1986 senesinden beri elinde mal tutan kişi,bugün İstanbul'a gelip de Taksim'den arsa almış kadar zengindir. Alıp satan kişi,zenginliğinin peşinde koşan kişi de,belki yok olup gitmiştir.Bilmem anlatabiliyor muyum?

Borsada önden koşanlar - Ceyhan Bektaş

DEPREMDE BİR İŞÇİ ŞALTERİ İNDİRMESEYDİ KARTONSAN FABRİKASI YOKTU

Uzun vade önemli.Şimdi sermayeler yüksek,enflasyon da kontrol altında olduğundan aynı getiriler elde edilebilir mi bilemem.Enflasyon olan memlekette bu böyleydi.Biz kartonsan aldık.Aldık,aldık;yüzde 8.5'a geldik.Yüzde 4 daha almak istedik ki yönetim de olalım diye. Alamıyoruz, vermiyor,önümüzü kesiyor yönetim kurulu.Ondan sonra deprem oldu. Depremde bir işçi şalteri indirmeseydi Kartonsan fabrikası yoktu.Bir işçi şalteri indirerek fabrikayı kurtardı.O zaman ''tık'' dedik.Bu kadar paranın bir hisse senedine yatırılmaması lazım.Onu öğrendik.Ondan önce de öğrenmiştik.Onu da araya sıkıştırayım.Sonra kalktık Maret'e girdik.Yüzde 26,5 topladık ama hareket etmiyor,ettiremiyoruz.Bir gün birisi geldi ''Siz öyle bir mal seçmişsiniz ki,çok rakibiniz var'' dedi.Kimmiş bizim rakiplerimiz? ''Anadolu'daki bütün kasaplar sizin rakibiniz''dedi. Bir düşündük,doğru laf.Anadolu gidip Maret mi alır,iki misli fiyatına. Evine,gırtlağına girecek eti hangi kasaptan alıyorsa sucuğunu da oradan alır.Ismarlama yaptırır.Yok acısı az olsun yok acısı fazla olsun diye.Sonra sattık.Ondan zarar ettik.

-Bir hedef fiyatınız var mıydı ?

Kar verirlerse niye satmayayım?Peşin matemetik yok.3-3,5 sene bekledik Marette.Bir de damgalandık.Maret'i bize mal ettiler.Sonra pes ettik,zararına sattık malı.Migros'un yüzde 15'i piyasaya açıkken ortağım yüzde 11'ini topladı,yüzde 4'ü piyasada kaldı.Halka 8500 liraya açıldı.Aşağı yukarı 8100-8300 lira ortalama ile yüzde 11'ini topladı.Fiyat yürümeye başladı,18 bin liraya geldi,hepsini sattı.Ama satmadan önce bana bir şey sordu.''Ne yapayım ab?'' dedi.Ben de dedim ki ''Hiçbir şey bilmiyorsan falanca abimin yaptığını yap.''O ne yapardı?Kaç para yatırmış buraya,10 lira.10 lirasını geri alır,faizini de alır,altına kıyaslar,o karını da alır.Bilmem şuna kıyaslar,o karını da alır.Tamam,gerisini atar bir kenara.Zaten 8500 olmuş,iki misli.Demek ki yarısı kar bunun.At şuraya dursun.Üç dört sene evvel bir hesap yaptım.Dedim ki,''Biliyor musun sana şuraya at dursun dediğim malın kaç para yapıyor?'' ''Ne yapıyor abi'' dedi.Tam 55 milyon dolar yapıyor.Şimdi daha fazla yapıyor.Bunları şunun için söylüyorum;Şu an da eksik bir şey var piyasada.Mesela borsamızın 25. yılını kutlamak elbette lazım,paralar sarfediyoruz,güzel.Ama öncelikle bir sitemizin olması lazım.Yatırımcı oraya girdiği zaman Kartonsan'ın,Koç holding'in ilk piyasaya çıktığı günden bugüne kadar ne kadar kazandırğını görmeli.Bankalardan 0,85 faizle ev kredisi alacaksan,giriyorsun,bütün şemalar hazır.Niye borsamızın böyle bir şeması yok.Benim falanca tarihte falanca kapanıştan şu kadar x senedim olsaydı,bugün kaç param olurdu.O sitede bunun yanıtını bulabilmeli.Bunları yatırımcıya analatabilirsek,buraya girdiği zaman çıkmaz dışarıya.


Borsada önden koşanlar - Ceyhan Bektaş